1 Kasım 2011 Salı

SERDAR (18 Ekim)

Güzel şeyler yaşamıyoruz. Acımız büyük keyfimiz yok.  Levent Hoca gittikten sonra ilk çalışmamızı alıyoruz. 18 Ekim Salı. Tuğçe gelmiş, ekip keyifle hafta sonu öğrendiklerini Tuğçe'ye aktarmaya çalışıyor. Cumartesi Levent Hoca ile yemek yerken Nilüfer Belediyesi'nin, bizim Bursa'daki bilumum tiyatroların, barların, ışıkçısı, sesçisi, arkadaşı, dostu canı Serdar'da gelmiş yemeğe. Levent Hoca'nın yönettiği İki Efendi'nin Uşağı isimli oyuna hayran olmuş festivalde. Hocayla tanıştı. Bana "abi oyunun ışıklarını ben yapabilir miyim Timur Abiye ayıp olmazsa" dedi. Tabii Serdar'ım dedim ne demek. Gece Hoca'yı o bıraktı oteline sen içkilisin abi dedi çıkma yola. Levent  Hoca'nın Bursa'da yönettiği Hastalık Hastası'na müzik yapmış Ajda ile birlikte geldiler. Biri ışıkçımız oldu o gece diğeri müzikçimiz ayaküstü anlaştık.
Salı akşamı Necati ve Tuğçe ile yemek yemiş, provaya gel demişler. Bugün işim var demiş gitmiş.Saat 23:30 da Burcu ve Sertan (kardeşi) aradı Urfa'dan ağlayarak Serdar kaza yapmış durumu nedir biliyormusunuz diye. Hemen hastaneye koştuk provayı kesip. Daha yolda aldık kötü haberi Serdar'ı, Serdar'ımızı kaybetmişiz. İnanamadık, konduramadık, yakıştıramadık, yalandır dedik, şakadır dedik, ama gerçek çıktı. Bugün 1 Kasım o günden bugüne 14 gün geçti hala kendimize gelemedik. Dün Serdar'ın doğum günüydü. Konak Kültür Evi'nde bir anma düzenledik anısına, Nilüfer Belediyesi de bir jest yaptı her karesinde emeği olan Konak Sahnesi'ne ismini verdi. Orası artık SERDAR ŞAFAK SAHNESİ.  Nilüfer Tiyatro Festivalinde de artık her yıl Serdar Şafak En İyi Işık Tasarımı Ödülü verilecek.
           IŞIKLAR İÇİNDE YAT ARKADAŞIM. BİZ SENİ UNUTMAYACAĞIZ!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder