29 Kasım 2011 Salı

YAKLAŞIYOR 18.11.2011 cuma


ÇEK Kültür Merkezi'nde 21.30 da çalışmaya başladık. Prova genel olarak daha çalışamadığımız Keşişler ve Katilin bulunduğu sahneleri çalışmakla geçti. Tüm sahnelerin genel halini gördük bu sahneleri de çalışınca. Prova sonrasında oyunda müzik kullanımı ile ilgili bir konuşmaya başladık ve konuşmanın sonrasında farkettik ki çalışırken birbirimizi çok fazla dinlememiş, çok fazla paylaşıma geçmemişiz.

Öncelikle yerli müziğin oyunda kullanımının nasıl olacağı ile ilgili grup üyeleri fikrini paylaştılar. Ertan genel olarak bu konuda yerli müziğin kullanılabileceğini ancak kullanımının karakterle özdeşleşerek olması gerektiğini söyledi. Necati'nin sahne üstünde gelen olarak karakterle ilgili çalışma sıkıntısının konuşulmasıyla, ekipteki herkesin çalışmalarla ilgili fikirlerini dinledik. Sahnelerin kesik kesik olması, doğaçlamanın çok fazla olmaması konusunda sıkıntı yaşandığını gördük ve birbirimizle daha çok fikir paylaşımında bulunmamız gerektiğini konuştuk. Farkına varılan bu durumla ilgili daha çok harekete geçme kararı alındı.

Ayrıca Necati ve Osman'nın konusunu açtığı bir durum daha vardı. Oyuna seyircinin dahil edilmesi, seyirciye açılması konusunda çalışma yapılmadığından yakındılar.Ertan ise ezberlerin tam oturmadığı mizansenlerin yeni yeni çıkarıldığı bir ortamda seyirciye açma denemelerinin yapılamayacağını söyleyerek tepki gösterdi. Sonunda ezber eksikliğini doğaçlama   ile kapatarakoyuncuları rahatlatma kararı alındı.

Oyunun son şeklini görünce ve zaman yaklaştıkça içimizde güzel bir heyecan başladı.

KEŞİŞLER,KEŞİŞLER KEŞİŞLER 17.11.2011

ÇEK Kültür Merkezi'nde 19.30 da provaya başladık. Amacımız oyunun sonuna gelmek ve genel olarak oyunu görmekti. bu sebeple oyunun son sahnelerini çalışmaya başladık.

Tartini ve Pellico'nun manastırda karşılaşma sahnesini çalıştık ve Tartini'nin manastırdaki tutumunu konuşup uyguladık. İki karakter karşılaşmadan önce keşişlerin bulunduğu kısmı da tekrar ettik. Tekrar sırasında Osman ve Nedim güzel yaratımlar buldular.  Seyircilerle diyaloğada geçecekleri sahneler yarattık. Yani küçük lazziler eklendi. Oyunun ileriki prova döneminde daha çok lazziler eklenmeli.Osman'ın ezberi de otursa çok daha hızlı akacak sahne.Şu an hala istenilen kıvamda değil.

Özellikle manastır sahnesinde, grubun güncel konulara tavrını yansıtıyoruz. Buna o kadar müsait ki oyun. Sürekli olarak aklımıza birşey geliyor ve durduruyoruz.En son Deniz Feneri'ne bir gönderme eklendi

17 Kasım 2011 Perşembe

KOSTÜMLER 15.11.2011

ÇEK kültür merkezinde 22.00da çalışmaya başladık. Bugün bir misafirimiz vardı. Mavi Balon'un eski kostümcü ve oyuncusu Gökçe geldi. Oyunun kostümlerini Gökçe yapacağından bizi izledi. Oyunun metnini aldı. Bundan sonraki süreçte  provalarımıza katılabilir.

Bu provada Tartini  ve Vittoria'nın sahnesini çalıştık. Çalışırken Necati'nin rolü üzerine soru işaretlerini konuştuk ve cevap bulmaya çalıştık. Bu konuşmadan sonra bu sahneye tekrar geri dönmek yerine daha sonra devam etmek üzere Keşişlerin sahnesine geçtik. zaten çalışılan ilk bölümden başlayarak Tartini'nin girişini çalışmak istedik ancak, keşişlerin sahnesinde yeni eklemeler yapıldığından üzerinde fazlaca kaldık ve tartininin girişi bölümüne çok özen gösteremedik.

Sahnede özellikle zanniler çok hareketli olduğundan  bu hareketler takla gibi yorucu, acı verici olduğundan sahne üzerinde yada oyuncularda ne gibi hafifliteci madde kullanılır bilmiyoruz. Ya sahne üstüne yumuşak bir zemin yapmalı ya da oyuncuların kostümlerinde bir ek kullanmalıyız. Gökçe ile de bunu konuştuk ve özellikle bu konuda çok fazla yardım beklemekteyiz. Kostümlerin oluşma aşaması ne kadar da heyecan veriyor. Bu heyecan son oyuna kadar devam  eder umarım.

15 Kasım 2011 Salı

MİSAFİR VAR 13.11.2011

Esra'nın drama kursu olduğunda aramızda değildi. Esra dışında herkes provadaydı ve 15.00 da çalışmamıza başladık.Bugün provada bir konuğumuz da vardı.  Herkes bireysel ısınmasını aldı ve saat 16.00da provaya geçtik.Şehir Tiyatroları'ndan Altuğ Görgü de provamızın bir kısmını izledi.                                                                                                                                                       

Necati ve Levent'i yoran, yaralayan sahnenin üzerinden tekrar geçtik, ancak ikisi de geçen provadaki gibi içinde değillerdi. Sadece sahnenin matematiğini oturtmaya                                                                                                                                                                                                                             çalıştık böylelikle. Daha sonra keşişlerin olduğu sahneyi çalıştık,Nedim ve Osman'la
Bu sahnede keşişlerin bağış toplamak için seyircilerin arasına inmesi denendi  ve geçen provada eksik olan enerji bir nebze olsun katıldı. Tam prova bitecekken izinli olan Esra geldi.  Yönetmen bunun  üzerine hazır Esra gelmişken boş yere gelmiş olmasın diyerek Vittoria ile Domenico'nun tanıştığı sahneyi  almaya karar verdi. Bu karara Esra dışında herkes isyan etmesine rağmen (özellikle Nedim) sahne alındı ve gayet de başarılı oldu.                                                                                                                                                                                                                                                    

KEŞİŞLER 11.11.11

Levent ve Necati'nin yokluğuyla 19.30 da çalışmalara başladık. Ben ise biraz geç geldim. Levent ve Necati geçen provada yoruldukları ve yorulmanında ötesinde bellerini sakatladıkları için dinlenmelilerdi. Ben ise yaklaşan  sınavlarımdan dolayı not peşinde ilerlemekteyim. grupta sadece mezunlar yok. Aynı zamanda öğrenci olanlar da var benim gibi. Osman veteriner fakültesinde, Esra fizik okumakta, ben ise uluslararası ilşkiler okuyorum. Sınav döneminde olduğumuzdan özellikle ben( başı beladan kurtulmayan) çok stresliydim.

İki arkadaşımızın yokluğuyla; Esra, Nedim ve Osman'ın sahneleri çalıştık. Geçmiş provalarda bu bölüme çok fazla çalışılmadığından önce izledik daha sonra oturtmaya çalıştık.

Bugünün anlamı herkes için farklı. Bazıları uğursuzluk olur diye bazıları ise uğur getirir diye gün içinde önemsedi bugünü. Bizim için ise bu gün, oyuna uğur getirir umarım.

Keşiş sahnesinde yönetmen iki ayrı din adamı tiplemesinin oyuncular arasında dönüşümlü olarak canlandırılmasını istedi. Biri korkutarak, ve gaza getirerek diğeri ise sevgi  tomurcukları dağıtarak dine çekmeye çalışan iki ayrı din adamı tiplemesini canlandıran  oyuncular (Nedim ve Osman)  yerlerini değiştirdikçe canlandırdıkları tiplemeleri de değiş tokuş ettiler.    Sahne henüz biraz durağan ama umarım oturdukça dinamizm kazanır

11 Kasım 2011 Cuma

KAZALAR10.11.2011

Bayramdan sonraki ilk çalışmaya tam kadro ÇEK Kültür Merkezinde 19.30 da başladık. Uzunca bir tatil yapmanın enerjisiyle ısınmamız keyifli idi. Özlem dolu bir başlangıç yaptık:)

Herkes ısınmaya ayrı bir önem verdi. Bayramda dinlenmenin ve yenilen yemeklerin etkisiyle oluşan fazlalıkların atılması için dört kolla asıldık ısınmaya. Özellikle Esra başarılı bir eritme operasyonu geçirdiğini düşünmekte. Isınmanın devamı niteliğinde bir oyun oynadık. 3 tane tenis topuyla oynadığımız oyunda ilk top normal bir sırayla çemberdeki herkese atılır ve bu sıra böyle devam eder. 2. top sırayı tam tersten alarak devam ederken 3. top yine ilk sırayla devam eder ve her top atıldığında ya karşıdaki kişinin oyundaki ismi söylenir ya da oyundaki bir replik söylenir. Böylelikle hem ısınıp hem zihin açtık hem de eğlendik. Hatta yapılan bu oyunu bir görsel olarak kullanıp oyuna uygulama fikri üzerine konuştuk.

Necati' nin geçirdiği el incitme kazasından sonra, Necati'nin incinen elinin kuvvetiyle Levent'te burun incitme kazası geçirdi. osman ise zıplayarak oturmaya çalışırken dekorun sivri yerine oturdu ve 3. kazayı da yaşamış olduk. Aslında kazaların ardı arkası kesilmedi ve farkettik ki oyun bitince herkeste sağlık problemi yaşayabiliriz. Sağlık sigortası talebimizin yerine getirilmesini istemekteyiz...Bilhassa anlayışlı yönetmenimizin bizim isteğimizi yerine getirmek için adım atacağını düşünüyoruz.

Bu provada Levent, Necati ve Osman'ın yer aldığı sahneleri çalıştık ve hem oyun için verimli geçti hem de çok eğlendik. Uzun zamandır Ertan ve  Necati'nin kafasında oturtmaya çalıştığı Tartini karakteri bizi selamladı ve iki zanni olan Levent ve Necati sahnede uyumu yakaladılar.

Esra arkadaşımız benim ısınmadaki durumumla ilgili bir fikrini paylaşmak istedi. Kendisine çok katılmasamda yayınlamak durumundayım, fikir özgürlüğü anlayışımdan ötürü. '' Tuğçe ısınmada o kadar başarısız ki sadece ayak bileklerini oynatarak belini ısıttığını düşünüyor ve aslında sadece dans ediyor.'' Doğru yönleri yok değil. Herkes takla atarken ben atamıyorum. Bir an önce ısınıp takla atmalı ve oyunda kullanmalıyım, yoksa sevgili yönetmenimiz Ertan'ın isteklerini gerçekleştiremeyeceğim.:)

Aralık ayında güzel bir oyunun izleyicisi olmak sizin için çok keyifli olacak. Emin olabilirsiniz.

6 Kasım 2011 Pazar

İYİ BAYRAMLAR DEMEDEN ÖNCE (1 Kasım)

        8 günlük aradan önce Atölye Mavi Balon'da provamızı aldık. sahne çalışmalarına geçmeden önce küçük bir balonla oynamaya başladık. Daha sonra bütün ekiple yavaş çekimde balon oyunu oynadık. Birden kendimizi yerde bulduk. Herkes çok eğlendi. Bütün ekip diye yazdım ama Necati bu oyunda yoktu. Çünkü kendisi bizim fotoğraflarımızı çekmekle meşguldü. Malesef kendisinin hiç fotoğrafı yok. Prova boyunca çekim yaptı. Yakında burada bir kısmını paylaşacağız.

       Isınmadan sonra sahneleri çalışmaya başladık. Nedim oyunu kendisinin başlatacağını farkedince çok utandı. Nasıl baştalacağını bilemedi. Sanırım tenis maçları yaramadı. Oyunun ilk bölümü yani Levent ve Nedim'in sahnesi çok uzun sürdü. Sahne altından izleyip Metastasio olarak sahneye çıkınca Nedim ve Levent'e yetişemiyorum. O kadar kaptırıyorlar ki sadece şaşırıyorum sahnede. Osman'ın ertesi gün sınavı olduğundan ve saat geç olduğundan provayı bitirdik. Herkesin bayramda burada olmamasından dolayı provayı bayram haftası perşembe günü yapacağız.

      Büyünün Gözleri ekibinin ve bizi takip edenlerin Kurban Bayramını kutluyoruz. Herkese umut versin bu bayram.
Tuğçe Yeter

5 Kasım 2011 Cumartesi

TARTİNİ (30 Ekim)


     Malesef ekim ayında üzücü olaylar yaşadık ekipçe. Ancak ekibin arasından sıyrılan bir durumum var ki bu üzücü olaylar hep çevremde olan kişilerin başına geliyor. Ekipte lanetli olduğuma dair dedikodular dönmeye başlamış:))En son Gökay'da trafik kazası geçirince provalara gelemedim, acaba oyun kadrosundan atılır mıyım diye düşünmedim değil. Ama neyse ki son olay daha hafif atlatıldı. gruptan da atılmadım:) Artık grup benimle çok samimi olmak istemiyor. Gerçi Necati bu tercihi yapamayacak durumda.
    Başlığın adını neden tartini koydum bilmiyorum. Sanırım son provalarda yoğunlukla Necati'nin rolü üzerine çalıştık. Önceki provalarda Nedim ve Levent üzerine çalışıyorduk ve onlar az çok sahneleri oturtmaya başladılar. Ancak şimdi ikinci zanni olan Necati üzerine yoğunlaşmalıydık ki verimli provalar almış olduk. Bu provada Necati'nin taklalarını çalıştık. Osman çok doğru bir öneride bulundu: günde 500 takla. 500 takla. Acaba kaç saat çalışmış olur, bilmiyorum. Osman'ın her zaman ki abartısı işte.
     Tartini sahnesinde aklımıza sahnede kumaştan ipler kullanma fikri geldi. Aslında bu ipleri her sahnede kullanabiliriz. Dekorumuz yavaş yavaş şekilleniyorken içimiz daha çok heyecanla doluyor.
     Bugün iki eksiğimiz vardı. Esra ve Nedim. Esra Çağdaş Drama Derneği'nin temel aşama programına katılıyor. Pazar günleri geç geliyor. Nedim ise İstanbul'da olduğundan gelemedi. Bir tenis sevdalısı kendisi.Provayı satıp en iyi 8 kadın tenisçi turnuvasına gitti.
Tuğçe Yeter

AKSİYON, SES VE KOKU (27 Ekim)

Tartini, Domenivo ve Pellico sahnesini alıyoruz. Bugüne kadar aldığımız zorlu vücut çalışmalarının sonuçlarını almamızı  sağlayan prova oldu. Necati ve Osman ile başlayıp Levent'in gelişiyle iyice hareketlenen sahnede epey yol katederken ilk ufak kazamızı Necati'nin elinin burkulmasıyla atlattık.(Levent dekorun üstünden Necati'nin önüne atlıyor ve batochiosunu Necati'ni ayaklarına doğru savuruyor. Bu hamleden kurtulmak isteyen Necati, Levent'in üstünden yunus takla atarken elini burktu) Eskirim eğitimiyle tamamen oturacak olan sahne, bu haliyle Levent'i bile yordu. Farklı atraksiyonla(Levent Necati'nin üstüne atlayacak Necati de ayaklarıyla Levent'i karşılayıp üstünden aşıracak) denenirken çıkan sesler!!!,bu seslerin akabinde  gelen kokular!!! gülmekten bizi alıkoyamasa da konsantrasyonumuzu bozamadı. Gündüz çalışmanın verdiği yüksek enerji nelere kadirmiş. Büyünün gözleri aralandı seyircisini görmeye yaklaşıyor..:))
Esra GÜNEŞ

"NECATİ MEŞGUUL!!!" (28 Ekim)



Tuğçe yine yok.Bu sefer de erkek arkadaşı Gökay bir trafik kazası geçirdi. (Neyseki çok önemli bir şey yok, geçmiş olsun Gökay)Tuğçe'nin yokluğunda mümkün olduğunca reji asistanlığını yapmaya  çalışan Esra da sahnede olduğu için yokluğu hissedilir oldu.Esra ile Necati yönetmenin isteği üzerine Vittoria ile Tartini'nin ilk karşılaşması sahnesini aldılar. Tuğçe'nin yokluğunun neden olduğu  aksaklıklara  ve Necati'nin bütün gün telefonunun kesik olmasından kaynaklanan gerginliğine rağmen prova oldukça verimli bir şekilde devam ediyordu. Taa ki Necati'nin kesik olan telefonu açılana kadar. Önce Necati gün içinde araması gerekip de arayamadığı kursiyerlerini  aramaya başladı. Hadi bunu bekledik bu sefer de prova, gün içinde Necati'ye ulaşamayanların ulaşmaya başlamasıyla gelen telefonlarla kesilmeye başladı. Hayır adamın kursu var bir şey de diyemiyoruz kapat telefonu diye. "Çok önemli çok önemli kusura bakmayın inan bu son" falan diye tepkileri savuşturuyor. Zaten yüzündeki suçluluk ifadesini ve provayı kestiği için duyduğu üzüntüyü gören yufka yürekli yönetmen anlayışın doruklarında geziniyor.Ama ama ama  her seferinde role girip, gelen telefonla pat diye kesilerek ortada kalan Esra(ee bu kişi benim), yönetmen kadar sabırlı değil.Yine  Esra role giriyor "Dudaklarım yerde duran  ölü bir uçurtma Sinyor Tartini alın uçurun onu güçlü nefesinizle" diyerek Tartini'yi taciz ettiği anda Necati'nin bir kez daha telefonu çalıyor,  Necati özür dileyerek açmak zorundayım deyip telefonu açtığı anda Esra yüksek perdeden bağırıyor "NECATİ MEŞGUUL"  . Meğer arayan kızını drama dersleri için Necati'ye teslim eden bir veliymiş ve ses doğal olarak ona kadar gitmiş. Necati'nin geçirdiği afallama, provada olduğu gerçeğini söylemeyi bir kaç dakika geciktirdi ve veli o ana kadar ne düşündü bilemiyoruz!!!. Ya da Provada olduğumuza inandı mı bu da bizim için meçhul. Telefon görüşmesi esnasında Necati'nin yüzünde gökkuşağının bütün renklerini, konuşma bittikten sonra da gözünde çakan şimşekleri görmemize ve sesindeki gök gürlemesini duymamıza rağmen (ve birazda bu yüzden belkide) ekipçe yerlerde yuvarlanana ve nefessiz kalıp kızarana kadar güldük. Bu aşamadan sonra kimsenin toparlanamayacağını düşünen yönetmen gülerek çalışmayı sonlandırdı. Necati'nin öfkesini dindirmek ise Esra'ya iki kısa özür mesajına ve bir Ülker çikolatalı gofrete patladı.
Esra GÜNEŞ

1 Kasım 2011 Salı

CAPİTANO MU DOTTORE Mİ (25 Ekim)

      ÇEK Kültür Merkezi'nde 21.00 da çalışmaya başladık. Pazar günü aldığımız provada belirlenen mizansenleri sahnelere oturtmaya çalıştık.

      Osman'la oynadığı karakter Domenico karakteriyle ilgili konuşuldu. Commedia Dell'arte karakterlerinden hangisiyle uyumlu olduğunu kararlaştırmaya çalıştık. Daha çok Capitano ile Il Dottore arasında kaldık. Keşişlerin de Dottore olacak olması Capitano'nun ağır basmasını sağladı. Ertan Abi'nin kafasında Pantalone'den esinlendiği ayrı bir tipleme daha var.Sonuçta bu üçünün karması olacak ama henüz tam netleşmedi

      Artık prova günlerini sabitlemeye çalışıyoruz.
                                                                                                                        
                                                                                                                                 Tuğçe Yeter

DEKOR ŞEKİLLENİYOR (23 Ekim)

      ÇEK Kültür Merkezi'nde 17.00 itibariyle çalışmaya başladık. artık bireysel ısınma çalışmaları alıyoruz. Her oyuncu sahnedeki devinimine göre kendi belirlediği çalışmaları alıyor. Sadece oyuncular değil, Ertan'da bizimle ısınıyor. Ancak ısınma sırasında bacağını incittiği için artık almaması iyi olabilir.

      Oyun ilerlemeye başladı. Bu ilerleme sırasında dekoru da düşünmeye başladık. Herkesin aklında farklı farklı fikirler vardı. Ancak Necati'nin fikri her sahnede kullanılabilir olduğundan aklımıza daha çok yattı. Aklındaki fikri bize çizmesini istedik, 10 dk içinde hemen çizdi. Elbette mühendis olmasının bir etkisi var.

      Bugün aldığımız prova şu zamana kadar alınan en verimli provaydı. Yaratımlar, commedia dell'arte hareketleri, oyuncuların iletişimi durumları farkedilecek seviyede ilerlemiş oldu. Provanın böyle olmasının nedeni bugünün pazar olması olabilir. Keza hafta içi alınan provalarda enerjimiz sıfırın altında oluyor.
                                                                                                                                 Tuğçe Yeter
   

ESRA'NIN DANSI (21 Ekim)

       Çalışmalarımız tüm acı veren olaylara rağmen devam ediyor. Malesef insanda çalışma isteği kalmıyor ancak bu oyun bizim ve bizi geride bırakanlar için oynanmalı, ve onlara yakışmalı. ÇEK Kültür Merkezi' nde çalıştık bugün. Prova sırasında her yerde, özellikle de ışık odasında Serdar'ı görüyor olmak, onun gidişine ne kadar inanamadığımızı anlatıyor.

       Levent Hoca'nın atölyesinden sonra grubun oyunla ilgili aklında yoğunlukla tek bir soru var: Commedia Dell'arte hareketlerinin bizim oyunumuzda ne kadar var olacağı. Bu konuda herkes aynı fikirde aslında. Birebir var olmasından ziyade, faydalanma boyutunda olması. Ancak faydalanacak kadar da oturtmamız gerektiğini düşünüyoruz.

       Bu provada müzik aletleri ile ısınma aldık. Müzik aletlerini oyun içinde kullanmakla güzel yaratımlar yaptık. Esra'nın tefle güzel bir dans yaptığını söylediler (en azından Esra böyle olmasını umuyor).

                                                                                                                                    Tuğçe Yeter

SERDAR (18 Ekim)

Güzel şeyler yaşamıyoruz. Acımız büyük keyfimiz yok.  Levent Hoca gittikten sonra ilk çalışmamızı alıyoruz. 18 Ekim Salı. Tuğçe gelmiş, ekip keyifle hafta sonu öğrendiklerini Tuğçe'ye aktarmaya çalışıyor. Cumartesi Levent Hoca ile yemek yerken Nilüfer Belediyesi'nin, bizim Bursa'daki bilumum tiyatroların, barların, ışıkçısı, sesçisi, arkadaşı, dostu canı Serdar'da gelmiş yemeğe. Levent Hoca'nın yönettiği İki Efendi'nin Uşağı isimli oyuna hayran olmuş festivalde. Hocayla tanıştı. Bana "abi oyunun ışıklarını ben yapabilir miyim Timur Abiye ayıp olmazsa" dedi. Tabii Serdar'ım dedim ne demek. Gece Hoca'yı o bıraktı oteline sen içkilisin abi dedi çıkma yola. Levent  Hoca'nın Bursa'da yönettiği Hastalık Hastası'na müzik yapmış Ajda ile birlikte geldiler. Biri ışıkçımız oldu o gece diğeri müzikçimiz ayaküstü anlaştık.
Salı akşamı Necati ve Tuğçe ile yemek yemiş, provaya gel demişler. Bugün işim var demiş gitmiş.Saat 23:30 da Burcu ve Sertan (kardeşi) aradı Urfa'dan ağlayarak Serdar kaza yapmış durumu nedir biliyormusunuz diye. Hemen hastaneye koştuk provayı kesip. Daha yolda aldık kötü haberi Serdar'ı, Serdar'ımızı kaybetmişiz. İnanamadık, konduramadık, yakıştıramadık, yalandır dedik, şakadır dedik, ama gerçek çıktı. Bugün 1 Kasım o günden bugüne 14 gün geçti hala kendimize gelemedik. Dün Serdar'ın doğum günüydü. Konak Kültür Evi'nde bir anma düzenledik anısına, Nilüfer Belediyesi de bir jest yaptı her karesinde emeği olan Konak Sahnesi'ne ismini verdi. Orası artık SERDAR ŞAFAK SAHNESİ.  Nilüfer Tiyatro Festivalinde de artık her yıl Serdar Şafak En İyi Işık Tasarımı Ödülü verilecek.
           IŞIKLAR İÇİNDE YAT ARKADAŞIM. BİZ SENİ UNUTMAYACAĞIZ!!!

COMMEDİA DELL'ARTE ATÖLYESİ 15-16 EKİM





 Çaışmaların ilk haftaları okuma provaları ile geçti. Genel tarz olarak Commedia Dell'Arte da kesin karar kıldık. Önceleri kendimiz araştırdık, Tuğçe yaptığı çalışmaları bütün ekiple paylaştı. Bir provada bulabildiğimiz bütün Commedia Dell'arte videolarını izledik. (Youtube sağolsun) Salonda projeksiyondan sinema tadında oldu. Ama en sonunda bütün hareketleri vücut formlarını bize bilen birinin göstermesinin daha uygun olacağını düşündük. Şehir tiyatrosundan Altuğ Görgü sayesinde Onun Dil Tarih'ten hocası Levent Suner'e ulaştık. Levent Hoca Kocaeli Şehir Tiyatrosu'nun dillere destan olan oyunu Carlo Goldoni'nin "İki Efendi'nin Uşağı" isimli oyunu ile  Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nda Moliere'den "Hastalık Hastası" nı Commedia Dell'Arte tarzında sahnelemiş, Dil Tarih'te de bu dersi veren bu konuda uzmanlaşmış bir tiyatro adamı, öğretim görevlisi, yönetmen.

Sağolsun bizi kırmadı 15-16 Ekim hafta sonunda bize iki günlük  bir Commedia Dell'Arte atölyesi yaptı.

Bu eğitimi aldığımızda ne kadar doğru bir karar verdiğimizi anladık. Videolardan ve kitaplardan öğrenmekle bilen birinin öğretmesi ve yönlendirmesi arasında dağlar kadar fark oluyor. Evet çok yorucu bir eğitim oldu her çalışmada ad a  m başı 3er tişört değiştirildi..Çalışmalara damgayı Nedim'in yüksek performansı vurdu. Daha iki gün önce fiziksel çalışmalar beni yoruyor çok da gerekli görmüyorum diyen Nedim, Levent Hocayı görünce coştu. 4 saatlik atölyenin sonunda herkes dili dışarda perişan olmuşken "hocam bu kadar mı daha çalışsaydık" diyordu. Bir de Pantalone belini kilitlemek zorunda olmasa ne güzel olacaktı:)) Pazar günü yaptığımız çalışmayı Atölye Mavi Balon Dans salonunda yaptık ve yeni yerimizde ilk kez prova almış olduk. Bu da  çok isabetli oldu yaptıklarımızı aynada gördükçe olanla olmayan arasındaki farkı kavradık.
Bu çalışamalara  oyun kadrosunda olmamasına rağmen Ozan  da katıldı ama malesef Tuğçe katılamadı.
Tatsız şeyler de yaşamaya başladık. Tuğçe'mizin abisi hafta içinde vefat ettiği için İstanbul'daydı Tuğçe.  Buradan Tuğçe'ye ve ailesine de başsağlığı diliyoruz.